Sunday 14 November 2010

Erbil-1

Erbil-1
şehir ile tanışma hikayesi

İlk gece görmüştüm sarıdan kabuğunda sızılarını gizlemeye çalışan Erbil’i. Karayolu ile Zaho’dan Süleymaniye’ye giderken, yolculuğumda yemek ve çay için bir duraktı sadece. Tedirgin ve heyecanlıydım.
Ankara’dan Mardin’e uçakla geldikten sonra, havaalanından ayarladığımız ticari ve uluslararası da çalışan bir taksi ile anlaşmış ve Habur’a olan yolculuğumuza başlamıştık. Bu ticari taksiler karayolu ile Irak’a gitmenin olmazsa olmazı. Sık giden herkesin genelde tanıdığı ve güvendiği bir taksi şöförü olur ve onunla gidip gelirler. Şoförler çok çakallar, türlü taklalar atarak işlerini yapıyorlar. Türkiye-Irak sınır trafiği ve özel taksilerin tekeli, şoförlerinin haleti ruhiyeleri başka bir yazı konusu olsun.
Habur’da saatlerce bekletilmiş ve gece yolculuk yapmak zorunda kalmıştık. Oysa ben şehirleri görmek için karayolu ile gündüz gitmek istemiştim. Türkiyeli şöför işlemlerimizi yaptıktan sonra kürt taksicilerin beklediği durağa kadar da bırakmıştı bizi. Oradan da Süleymaniyeye gitmek için bir taksici ile anlaşarak yola devam etmiştik.
Meraklı gözlerim, tek tük geçilen yerleşim yerlerinde görebilecekleri için uykuya direnmiş ve pür dikkat kesilmişlerdi. Sınır kapısından geçtikten yaklaşık üç buçuk saat sonra Erbil’e girmiştik. Dümdüz bir alana kurulmuş bir şehir, Koca caddeler ve davam eden inşaatlar 2007 yılı sonbaharından aklımda kalanlardı. Dışı pişmiş içi çiğ adana kebap ve bol şekerli çayımızı da içtikten sonra Erbil’i geride bırakıp Süleymaniye’ye doğru yola çıkmıştık.
Süleymaniye’ye gidiş amacım çalıştığım şirketin devam eden proje işlerini toparlamaktı. Savaştan sonra, bölgede üretilen petrolden çok ciddi pay alan Bölgesel Kürt Yönetimi başta altyapı alanında olmak üzere yatırım projeleri üretmeye başlamıştı. Türkiye inşaat sektörü de bölgenin şantiye şefliğine soyunmakta gecikmedi. Bizim şirket de hemen hemen her inşaat şirketi gibi, yapılaşmanın çok hızlı geliştiği Kuzey Irak pazarından iş almıştı. Yine hemen hemen bütün şirketler gibi işi eline yüzüne bulaştırmak üzereydi ki son anda toparlayabildik işleri.
Devam eden iki yıl içinde bir defa daha yolum Erbil’e düştü. İkinci gidişimde az da olsa görebilmiştim bu Erbil’i. Gel zaman git zaman şirketin işlerini toparladık. Sorunlu geçen yaklaşık bir buçuk senelik yorucu süreç sebebi ile bir daha Kuzey Iraktan iş almama kararı aldık. Ben de bir daha gelmeyeceğimi düşünüyordum.
Şimdi Erbil’deyim. Yaklaşık bir ay oldu havasını soluyalı. Alışmaya çalışıyorum. Son iki yıldır hiç gelmemiştim bölgeye ve gördükçe de yaşadığı değişime, yapılan yeni binalara, caddelerdeki arabalara, devam eden inşaatlara şaşırıyorum.
Erbil çevre yolu inşaatında çalışmaya geldim. 7 yıllık projecilik hijyeninden ayrılıp toza, betona bulanmaya, bol küfür, boş muhabbetler, kötü yemek, çok sigara, alkol, güzel para, günde onlarca km yol, stres, yalnızlık, filmlerim, özlem, Kürtçe, gecelemeler beni bekliyor.
Daha uzun süre buradayım ve yazmaya da çok zamanım olacağından, gelecek sefer kuzey ırak’ı anlatarak başlamak üzere son vereyim.

No comments:

Post a Comment